İlhan Berk (2019), Tarlabaşı’nı “bir gayya kuyusu” olarak tarif etmektedir (Berk, 2019: 39): “İçten (içten ne demekse) köstebek yuvalarına benzer. Yeraltı katafalklarına inmişsiniz de, oralarda yürüyorsunuzdur... Varla yok arası bir yer... Yine yalnız sesler, kokular sizi yalnız bırakmayacak, sizinle, sizin içinizde gidip gelecektir. Ortaçağ’dasınızdır sanki, falcılar, dilenciler, çalgıcılar, elma şekerciler, niyet çekenler, at arabaları, sokağa çamaşır serenler, ayı oynatanlar, çocuklar, kadınlar, pamuk atanlar, ateş yakanlar... bütün bunlar Ortaçağ’dan kopup gelmiş gibidir.”
İlhan Berk (2019), Tarlabaşı’nı “bir gayya kuyusu” olarak tarif etmektedir (Berk, 2019: 39): “İçten (içten ne demekse) köstebek yuvalarına benzer. Yeraltı katafalklarına inmişsiniz de, oralarda yürüyorsunuzdur... Varla yok arası bir yer... Yine yalnız sesler, kokular sizi yalnız bırakmayacak, sizinle, sizin içinizde gidip gelecektir. Ortaçağ’dasınızdır sanki, falcılar, dilenciler, çalgıcılar, elma şekerciler, niyet çekenler, at arabaları, sokağa çamaşır serenler, ayı oynatanlar, çocuklar, kadınlar, pamuk atanlar, ateş yakanlar... bütün bunlar Ortaçağ’dan kopup gelmiş gibidir.”